Bir güneşli bahar sabahına sakla kendini...
Beni en uçsuz bucaksız deryalara bırak,arkana bakmadan git sonra...
Derin soluşlarda yaşanmış sevdalara koy kendini...
Beni öksüz yetim kalan saatlere bırak,öylece nefessiz kalayım..
Zamanın en anlamlı olduğu yıllara sığdır kendini...
Beni geçmişe at,acıların yaşanmakta olduğu diyarlara bırak, farkedilmeyeyim...
Sen güvercin misali mavilerin hakimiyeti olan gökyüzüne sal kendini...
Beni zindanlara kapat hem yüreğime,hemde bedenime vur kilidi...
Anahtarı ise bir mavi daha olan derin deryaya at bulunmasın...
Sen çiçeklerin yeşillenip filizlendiği dogada yürü,ağaçları yol bil kendine...
Beni susuz kurak bir çölün ortasında bırak,yol bulupta yürüyemeyeyim...
Bir damla su içemeyeyim,öylece öleyim fırtınalarda esen kumlar toprağım olsun...
Sen güle dokunmaya korkma dikeni batar diye üzülme...
Beni bir kağıt misali sar dikene,sonra sıkıca tut ellerinde kokusunu çektikçe
daha bir sıkı sar gülün bedenini aldırma bana senin ellerinden yanan canıma
bırak beni sen o güzel kokuyu soladur...
Sen kalabalık diyarlara götür bedenini güzel yüreklere sakla sevgini...
Beni kimselerin olamayacağı karanlıklara bırak,hayallerimle acılarımla
seni anlatan cümlelerimle,senden arta kalan
ufacık tebessümümle,yüreğimdeki o senli ateşle başbaşa bırak...
Nasılsa bulamaz beni kimse,bağarsam duyamaz sesimi
aslında istediğimde bu sadece ben ve hayalin
kimseler olmasınki sevemeyeyim,kimseler olmasınki gözlerine bakamayayım...
Ve kimseler olmasınki seni içimden söküpte atamayayım...
Beni buralarda bir başıma ama senli bırak...
Sen asla umudu eksik etme yüreğinden, güneşten saklama yüzünü...
Yıldızların altında durmaktan vazgecme
deniz kıyısından uzaklaşma, birgün sana mutluluğu getireceğine inan...
Beni düşünme arkanda bıraktığın diyarlarda arama,
sadece beni senli bırak,son nefesimde senli sensizlikte öleyim bırak...
Beni en uçsuz bucaksız deryalara bırak,arkana bakmadan git sonra...
Derin soluşlarda yaşanmış sevdalara koy kendini...
Beni öksüz yetim kalan saatlere bırak,öylece nefessiz kalayım..
Zamanın en anlamlı olduğu yıllara sığdır kendini...
Beni geçmişe at,acıların yaşanmakta olduğu diyarlara bırak, farkedilmeyeyim...
Sen güvercin misali mavilerin hakimiyeti olan gökyüzüne sal kendini...
Beni zindanlara kapat hem yüreğime,hemde bedenime vur kilidi...
Anahtarı ise bir mavi daha olan derin deryaya at bulunmasın...
Sen çiçeklerin yeşillenip filizlendiği dogada yürü,ağaçları yol bil kendine...
Beni susuz kurak bir çölün ortasında bırak,yol bulupta yürüyemeyeyim...
Bir damla su içemeyeyim,öylece öleyim fırtınalarda esen kumlar toprağım olsun...
Sen güle dokunmaya korkma dikeni batar diye üzülme...
Beni bir kağıt misali sar dikene,sonra sıkıca tut ellerinde kokusunu çektikçe
daha bir sıkı sar gülün bedenini aldırma bana senin ellerinden yanan canıma
bırak beni sen o güzel kokuyu soladur...
Sen kalabalık diyarlara götür bedenini güzel yüreklere sakla sevgini...
Beni kimselerin olamayacağı karanlıklara bırak,hayallerimle acılarımla
seni anlatan cümlelerimle,senden arta kalan
ufacık tebessümümle,yüreğimdeki o senli ateşle başbaşa bırak...
Nasılsa bulamaz beni kimse,bağarsam duyamaz sesimi
aslında istediğimde bu sadece ben ve hayalin
kimseler olmasınki sevemeyeyim,kimseler olmasınki gözlerine bakamayayım...
Ve kimseler olmasınki seni içimden söküpte atamayayım...
Beni buralarda bir başıma ama senli bırak...
Sen asla umudu eksik etme yüreğinden, güneşten saklama yüzünü...
Yıldızların altında durmaktan vazgecme
deniz kıyısından uzaklaşma, birgün sana mutluluğu getireceğine inan...
Beni düşünme arkanda bıraktığın diyarlarda arama,
sadece beni senli bırak,son nefesimde senli sensizlikte öleyim bırak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder